Albüm Kritik 947 (Mourning Dawn / The Foam of Despair)

Herkese selamlar! Bugün yönümüzü Black Metal’in en iyi şekilde icra edildiği ve bir bakıma çehresini de değiştirdiği ülke olan Fransa’ya gidiyoruz. Fransız Black Metal’i artık bütün Metal camiasına nam salmış ve bu ülkeden çıkan grupların oldukça niş işler yapmasından mütevellit birçok dinleyicinin dikkatini cezbetmeyi başarmıştır. Bugün de sizlere bu ülkeden çıkan “Mourning Dawn” adlı Black Metal ve Doom sentezi bir türü icra eden gruptan ve onların bu yıl çıkardığı “The Foam of Despair”den söz edeceğim. Normal şartlarda Doom ve Black Metal karışımına bir mesafe koyarım. En azından son zamanlarda dinlediğim albümler yüzünden bu mesafeyi koymak durumunda kalmıştım. Bir türlü iyi bir albüme denk gelememem bu iki türün birleşiminin pek de hayırlı bir şey olmadığını düşündürmeye başlattı bana. Fakat bugün sizlere söz edeceğim Mourning Dawn gerçekten de muazzam bir iş yapmış ve bu yıl dinlediğim en iyi Metal albümlerinden birine imzasını atmış. Daha yazının başında bunu belirtmek istedim. Hatta içinde sevmediğim ve Metal’e asla yakıştırmadığım elektronik ve R&B tarzında davul çeşitlemeleri olmasına rağmen bunu diyebiliyorum. Gerçekten de etkileyiciliği bir hayli yüksek bir albüm olmuş The Foam of Despair. Şimdi gelin bu depresif albümün derinliklerine dalalım.

Depresif bir albüm diyorum çünkü grubun beslendiği konular genelde iç karartıcı şeyler. Melankolik havası yüksek şarkılar dinleyerek bu albümle zaman geçiriyorsunuz. Bunu şarkıların sözünü bilmeden, anlamadan da anlamak mümkün. Acı çekmenin, kayıp yaşamanın ve bir dram içinde yok olup gitmenin tınılarını iyi bir şekilde kulaklarımıza yansıtabiliyor grup. Bu yüzden de oldukça etkili bir albüm dinliyorsunuz. Atmospheric Black Metal için özel bir şey yapmasalar da albümün geneline verdikleri bu karanlık atmosfer ve karanlık sesler albümü bir bakıma Atmospheric Black Metal’in o bilindik DNA’sına da yaklaştırıyor. Fakat tam anlamıyla öyle bir albüm demiyorum. Zira albümün içindeki baskın Doom Metal’i anlamamak ve hissetmemek imkânsız. Safkan bir Doom Metal olmamasını anlamak da mümkün. İlk defa bir albümde bu derece Black Metal’i hissetmeme rağmen bir yandan da bunun bir Black Metal albümü olmadığını da düşündüm. Gerçekten buraya yazdığım cümle anlam bakımından içi çok boş gibi görünüyor. Fakat albümü dinlediyseniz veya dinlediğiniz zaman sizler de muhtemelen bu şekilde bir çözümleme yapacaksınızdır. Black ve Doom Metal’in en iyi şekilde birleşimini dinlemek sanırım bu tür düşünceleri zerk ediyor beynimize ve ruhumuza. Albüm, uzun şarkılardan oluşan bir albüm. Bu yüzden de dinlediğiniz şarkılardaki rifflerin ve riff çeşitlerinin önemi daha yüksek. Neyse ki Mourning Dawn bu konuda elini korkak alıştırmamış ve her şarkıyı bir başyapıt olması için büyük çaba sarf etmiş. Büyük ölçüde de bunu başarmış. Her enstrüman çok iyi bir şekilde albümde varlığını gösteriyor. Hatta ilk şarkı bana sorarsanız albümün özeti gibi olmuş. Büyük bir gövde gösterisi var. Saksafon solosu bile öylesine iyi bir şekilde şarkının içine işlenmiş ki resmen dibim düştü. Baştan sona dinlemesi inanılmaz keyifli bir şarkı olmuş. Bütün bu güzel besteleri ve soloları elbette çok iyi bir ses altyapısı ile duymanız gerekiyor. Bu konuda da yine şahane bir iş çıkarılmış ve albüm çok iyi bir prodüksiyon ile kaydedilmiş. Vokalden gitar sololarına kadar her şeyin şahane işlediği bir albüm dinlemek nasıl keyif vermesin ki? Dram yüklü bir albüm dinlemenize rağmen böylesi kaliteli müzisyenlikleri görmek muazzam bir his.


Fransız Mourning Dawn 2002 yılından bu yana Metal camiasında yer alan bir grup ve ben bu yıl keşfettim bu şahane grubu. Bu yüzden de kendimi ayıplıyorum. Yine de bir şekilde keşfettiğim için kendimi çok mutlu hissediyorum. Yakından takip edeceğim bir başka grup daha oldu. The Foam of Despair’i mutlaka dinlemenizi öneriyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar