Albüm Kritik 948 (Ribspreader / Reap Humanity)

Herkese selamlar! Evet, bu şekilde seslenmeyeli yaklaşık bir ay olacak. Bu süreçte gerçekten sitenin başına oturmak için hiçbir şansım olmadı. Gerek kendi albümümle olan uğraşlarım olsun gerekse de ruhsal olarak yıprandığım bir sarkacın içinde bulduğum için kendimi buraya yazı yazmak hiçbir şekilde içimden gelmedi. Böyle bir sürecin geleceği kendini belli ediyordu ama ben bir şekilde buraya yazmaya devam ediyordum. Çünkü buraya yazmanın beni bazı şeylerden uzak tutacağını ve kafamı dağıtacağını düşünüyordum. Fakat iş öyle bir noktaya geldi ki albüm işleri hariç hemen hemen hiçbir şeye kendimi veremedim ve sonucunda da kendimi depresyonda buldum. Neyse bir şekilde küllerimden doğmaya çalışıyorum. Bu küllerimde doğmanın emarelerinden birinin de siteye yazı yazmaya devam etmek olduğunu biliyorum. O yüzden de klavyenin başına bugün itibarıyla oturmaya karar verdim ve birikmiş albüm değerlendirme yazılarına artık geçiyorum. Bu kısa ve biraz da iç karartıcı ön bilgilendirmeden sonra şimdi gelelim bugün size hangi gruptan ve o grubun hangi albümünden bahsedeceğim konusuna. İsveç’in bizlere sunduğu birçok güzide Metal grubu için gerçekten bu ülkeye minnet duymamız gerekir. Adeta ülkenin folk müziği gibi oldu Metal. Hemen hemen her sene yüzlerce İsveçli grup Metal camiasına katılıyor. Ben, her ne kadar hiçbir zaman en yenilerini takip edemesem de denk geldikçe dinlemeyi de bir görev olarak biliyorum. Fakat bugün bahsedeceğim “Ribspreader” adlı Death Metal grubu 2003 yılından beri Metal camiasında yer alıyor. Yani yeni İsveçli gruplardan birisi değil. Death Metal’in en sert halini icra ediyor grup. Hatta bazı noktalarda Deathcore’a kayan tarafları da var müziklerinin. İşte bu azman grubun bu yıl çıkardığı “Reap Humanity” adlı albümlerinden sizlere söz edeceğim.

Bu albümü çok önceden birkaç defa dinlemiştim aslında. Fakat dediğim şeylerden ötürü siteye yazamadım. Bugün ise albümü bir kez daha baştan dinliyorum. Bir yandan yazıyı yazıyorum bir yandan da albümü dinleyerek hatırlıyor ve zihnimde kalan teknik detayları ile ruhuma hizmet eden duygusal kısımlarını tekrar tecrübe ediyorum. Gerçi duygusal yön derken de aklınıza dramatik bir hava geliyorsa öyle bir şey gelmesin. Korku, dehşet, öfke gibi fenomenler de duygularımızdandır. Bu albüm de baştan sona kadar bizlere ölüm, nefret, öfke ve korku temalarını veriyor. Bu yüzden de albümden öyle dramatik bir hava beklemeyin. Reap Humanity, kesinlikle bir Death Metal albümü. Baştan sona kadar oldukça sert şarkılarla bezeli bir albüm dinliyorsunuz. Ben böyle albümleri dinlemeye bayılırım. Fakat böyle albümleri dinlemem için de yazılan rifflerin kalitesi elbette büyük önem taşıyor. Bu kısımda da ne yazık ki rifflerin beni kendilerine çok çekmeyi başaramadıklarını söylemem gerekiyor ki. Hatta albümdeki şarkıları sırasıyla dinlerseniz birkaç riffin farklı tarzlarda yeniden yazılarak birkaç şarkının içinde yer aldığını fark edebilirsiniz. Ben bunu fark ettiğimde açıkçası anlam verememiştim. Bu kadar benzer rifflerle birkaç şarkıyı oluşturmak pek de anlamlı gelmedi. Bir konsept şeklinde düşünülmüş olabilir diyerek bir açık kapı bırakmayı uygun görüyorum. Yine de genel olarak şarkıların etkileyiciliklerinin orta halli olduğu da bir gerçek. Bu albümü birkaç kez dinlemiş biri olarak her dinleyişimde de aynı duyguları ve düşünceleri hissettim. Diğer taraftan işin teknik kısmında herhangi bir sorun yok. Gitar tonları modern Death Metal albümlerinden duymaya alışık olduğumuz tok seslere sahip. Davul ve basın da olabildiğince şarkıları yükseltmeye çalıştıklarını fark ediyorsunuz. Nispeten başarılı olsalar da ben bu arkadaşları da ortalama bir noktaya koyuyorum. Heyecan uyandıracak veya şaşırtacak pek bir şey duyamadım Reap Humanity’de. Benim gibi binlerce albüm dinlediyseniz muhtemelen sizlerin de beğeni aralığınız gittikçe daralıyordur.


İsveçli Death Metal grubu Ribspreader’ın Reap Humanity albümü dinlemesi genel olarak ortalama bir zevk veren albüm olmuş. Modern Death Metal albümlerini dinlemeye alışıksanız bu albümün de onlardan biri olduğunu anlarsınız zaten. Yine de albümü baştan sona ilk kez dinlediğimde öyle büyük sıkıntı çekmedim. Fakat bu eylemi birkaç kere yapmak benim için pek de güzel bir deneyim olmadı. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 6,5/10



Yorumlar

  1. Özletmiştiniz kendinizi :). Artık kim olduğumu söylememe gerek yoktur herhalde, zira sitede yorum yapan tek kişi benim sanırım. Konudan bağımsız olarak 2024 metal anlamında geçen seneye oranla daha güzel geçiyor. Sitede incelemesini görmediğim yeni birkaç güzel albümü buraya bırakıyorum, müsait bir zamanınızda göz atmanızı öneririm:

    Judas Priest - Invincible Shield
    Brodequin - Harbinger of Woe
    Mütiilation - Black Metal Cult
    Borknagar - Fall
    Ihsahn - Ihsahn
    Necrowretch - Swords of Dajjal
    Selbst - Despondency Chord Progressions

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim yorumun için :) Albüm kritik listesine eklemem gereken baya bir albüm olacaktı zaten. Senin de katkın çok iyi oldu. Çok teşekkür ederim. Judas Priest'i inceleyeceğimi sanmıyorum ama bakalım :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder