Herkese selamlar! Bugün, Norveç Black Metal ekolünün önemli gruplarından “1349”un 2024 yılında çıkardığı “The Wolf & the King” albümünden sizlere söz edeceğim. Evet, yine geçen yıl yazmayı yetiştiremediğim albümlerden bir başkasını şimdi siteye yazıyorum. Artık bu konuda yeterince açıklama yaptığımı düşündüğüm için daha fazla bir şey demeden direkt grup ve albüm hakkında bilgi vermeye geçiyorum. Bu zamana kadar 1349’un hiçbir albümünü siteye yazmadım. Aslında yazdığımı sanıyordum. Fakat tarihleri karıştırmışım. “1914”ün iki albümünü yazmışım ama 1349’unkini yazmamışım. Bu tür grup isim seçimlerini hiç sevmiyorum. Fakat herkesin kendi tercihi tabi. 1349’u daha önce dinlemişliğim var. Öyle çok vakit geçirmedim ama çalma listelerinde falan denk geldiğimde dinliyordum. Bu zamana kadar siteye bir albümlerini yazmamam ise tamamen ilgimi çok çekmeyen bir grup olduğundandır. Geçen yıl albüm kritik listesi oluştururken 1349’u da ekleyeyim ve en azından bir tane albüm kritik yazısı olsun dedim. Zaman yetmedi ve şimdiye sarktı. 1349’un isminin anlamı nedir diye baktığımda da; bu tarihte Norveç’in yüzleşmek zorunda olduğu Kara Ölüm (Kara Veba)’ü temsil ettiğini öğrenmiş oldum. Norveç’in 2/3’lük kısmını yok etmiş bir salgın olduğu için de Norveçli Black Metal grubu bu ismi tercih etmiş. Şimdi gelelim The Wolf & the King albümü hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya.
Black Metal’in Norveç halini bizlere sunuyor grup. Norveç Black Metal ekolünden geliyor demem boşuna değildi. 1997 yılından bu yana Metal camiasında 1349. Tıpkı ülkedaşları “Gorgoroth, Mayhem, Taake” gibi Black Metal’in saf ve kaotik halini icra ediyor. Tıpkı bu gruplarda gördüğümüz Thrash Metal’den Black Metal’e evrilme sürecini 1349’ta da görüyoruz, duyuyoruz. The Wolf & the King albümünü dinlerken beni heyecanlandıran çok bir şey olmadı. Daha önce birçok Norveçli veya İskandinav Black Metal grubundan duyduğum müzik yazım tarzlarını The Wolf & the King’de de duymuş oldum. Uzun yıllardır belli bir çizgide ilerleyen bir grup için kalıpların dışına çıkmak pek de kolay bir şey değil. Aynı zamanda bu kalıbın içinde kalmak da hem grup için güvenli hem de grubu dinleyenler için istikrarlı bir seçim oluyor. Bu tür old-school gruplardan deneysel veya uç şeyler beklememek gerekiyor. Elbette yapanlar yok değil ama sayıları çok az. Zaten buna gerek olduğunu da düşünmüyorum. 1349 halihazırda zaten sağlam bir müzik icra ediyor. Bu müziğin illa en yüksek seviyede olması da gerekmiyor. The Wolf & the King albümünü dinlerken belki öyle büyük heyecanlar yaşamadım ama günün sonunda sağlam şarkılarla dolu, kaya gibi bir albüm dinlemiş oldum. Hep derim; her albüm illaki görkemli olmak zorunda değil. Evet, bir dinleyici ve yazar olarak benim beklentim hep bu yönde olabilir. Fakat günün sonunda görkemli olmasa da sağlam bir albüm sunan her grubu da severek dinlerim ve tavsiye de ederim. 1349’u da gayet memnun bir şekilde dinledim. İlk defa bu grubun bir albümünü baştan sona kadar dinlemiş oldum ve bu etkinlik de beni gayet mutlu etti. Davulun şarkılardaki atakları, bazı rifflerin gerçekten çok iyi şekilde yazılmış olması ve bütünsel anlamda da her şeyin iyi bir prodüksiyon kalitesi ile buluşması ortaya makul ve güzel bir albüm çıkarmış oluyor.
Sonunda siteye bir 1349 albümü yazmış oldum. The Wolf & the King’i dinlerken bu tarz old-school albümlerin hala böylesine sağlam olması ve dinlerken beni keyiflendirmesi beni ayrıca mutlu etti. Sizler de eğer bu albümü şimdiye kadar dinlemediyseniz, dinlemenizi tavsiye ederim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder