Albüm Kritik 1147 (Deafheaven / Lonely People with Power)

Bazı grupları keşfettiğimde kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü çok iyi albümleri ile keşfetmiş oluyorum. O iyi albümler sayesinde de gruba kendimi bağlıyor ve sonraki albümleri merakla bekliyorum. Fakat bazı grupları da oldukça vasat veya kötü albümler ile keşfetmiş oluyorum. Böyle olduğunda da ikinci şansı çok az veriyorum. Bu ikinci şansı az vermemin en büyük nedeni buraya yazacak çok fazla albüm olduğundan dolayı oluyor. Yoksa bir gruba bolca şans verebilir ve iyi bir albüm çıkarmasını bekleyebilirim. Özellikle sevdiğim bir grup değilse bu müsemmayı pek gösteremiyorum artık. O kadar zamanım yok. Fakat bazı gruplar için göstermiş oluyorum zamanında. Onlardan biri de ABD’li Post-Black Metal ve Shoegaze grubu “Deafheaven”dir. Deafheaven’i ilk defa 2018 yılında çıkardığı “Ordinary Corrupt Human Love” ile dinleme fırsatım olmuştu. O zamanlar Post Black Metal furyasında dinlediğim grup sayısı çok yoktu. Herkesin aşina olduğu grupları dinliyordum. Bunlardan ilk aklıma gelen de “Alcest” oluyor her zaman. Fakat Ordinary Corrupt Human Love’ı dinlerken Alcest’in birçok albümünden aldığım zevki alamamıştım. Post Black Metal’i zaten yeni yeni anlamaya çalışan biri olduğum için Deafheaven’in bu vasat albümünden pek de zevk alamıyordum. Büyük, görkemli bir iş olsaydı muhtemelen bu şekilde söz etmez ve hala bu albümü dinlemekten büyük keyif alıyor olurdum. Bu albümden 3 yıl sonra, 2021 yılında “Infinite Granite” geldi. Bir kez daha kulaklıklarımı taktım ve Deafheaven’a bir şans daha verdim. Fakat bu defa Ordinary Corrupt Human Love’dan da daha aşağıda bir albüm ile karşı karşıya kaldım. Albüm öylesine sıkıcı ve öylesine anlamsızdı ki benim için, bu albüm için harcadığım zamana bile üzüldüm. Bu albümden sonra da Deafheaven’i bir daha dinlemeyeceğimi düşünüyordum. Ta ki bu yıla kadar. Bir kez daha Spotify’da Deafheaven albümüne denk geldim. Yeni Deafheaven albümü dinlemek istiyor muyum diye kendime sordum ve üçüncü bir şans daha vermek istedim. İyi ki de vermişim. Deafheaven, Infinite Granite gibi bir yıkık albümden sonra resmen yeniden doğmuş. “Lonely People with Power” ile Deafheaven nasıl deli dehşet bir grup olduğunu ve bu Post Black Metal ile Shoegaze’i nasıl şahane bir şekilde sentezlediğini bize Lonely People with Power ile göstermek istemiş.

Deafheaven, gerçekten de kıymetli bir grup. Özellikle Metal’in niş ve elegant tarafında yer alan bir grup olduğu için de benim gözümde sürekli bir potansiyel barındıran bir grup konumunda. Her ne kadar siteye yazdığım önceki iki albümde bunu göremesem de bu grubun öyle alelade bir grup olmadığını da biliyordum. Bazen öyle olur; bazı grupların potansiyelini hissederiz ama hep kötü albümlerine denk geliriz. Deafheaven de benim için öyleydi işte. İçten içe hep iyi bir Deafheaven albümü duymak istiyordu bu kulaklar. Grubun bütün diskografisini de dinlemediğim için önceki albümlerde ne kadar iyi veya kötü olduklarını bilmiyorum. Bu yüzden de Deafheaven’in yeni, süper bir albüm vermesi benim için önemliydi. Eğer bu albüm de vasat veya altı olsaydı bir daha bu grubu dinlemeyecektim. Fakat öylesine bir albümü bizim huzurumuza sundu ki Deafheaven tek kelime olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Bu yıl ne kadar güzel albümler dinliyoruz böyle. Gerçekten de 2024’ü ezip geçen bir yıl oldu şimdiden. Lonely People with Power’ı dinlemeden önce kendimi en kötüsüne hazırlamıştım. Bu düşüncelere beni zerk eden Deafheaven’in bu albümden önceki iki albümüdür. Fakat intro niteliğindeki “Incidental I” geçtikten sonra gelen “Doberman” ile kendimi bir anda bambaşka bir noktada buldum. Sanki gözlerim yuvalarından fırlayacak gibiydi. Ağzım açık, tüylerim diken diken ve ulan sonunda be diye içimde gezen duygusal sarhoşluk ile şarkıyı dinliyordum. Sadece Deafheaven’den değil, bu zamana kadar duyduğum en iyi Post Black Metal şarkılarından birini dinliyordum. Bu mükemmellik bütün albüm boyunca devam edecekmiş meğerse. Şarkıları birer birer geçtikçe albümün ne kadar görkemli olduğunu iyiden iyiye anlıyor ve Deafheaven’in sonunda o büyük potansiyelini ortaya koyduğuna bizzat şahitlik ediyordum. Albümün teknik kısmı falan hiç önemli değil. Zaten işin o kısmında da herhangi bir sorun yok. Gayet iyi bir prodüksiyon ile kaydedilmiş şarkılar. “George Clarke”ın bu albümdeki vokal performansının dehşet oluşundan tutun da davulu çalan “Daniel Tracy”nin her şarkıdaki büyük gövde gösterisine kadar her şeyin kusursuz işlediği bir albüm olmuş Lonely People with Power. Yazılan riffler, melodik partisyonlar, atmosferik öğeler… Bütün her şey mükemmel bir şekilde bir araya gelmiş. Her bir şarkı karakteristik formunda en iyisini sunuyor. Bundan dolayı da albüm bütünsel olarak şahane bir iş olmuş oluyor.


Deafheaven, uzun zaman sonra, nihayet, şahane bir albüm yaratmayı başarmış. Şöyle bir bakıyorum bütün otoriteler bu albüme tam puan veriyor. Çünkü herhangi bir şekilde puan kırmanızı gerektirecek bir şey yok. Mükemmel bir şeyden puan kıramayız öyle değil mi? Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar