Albüm Kritik 1174 (Gruesome / Silent Echoes)

Dünkü yazıda İsveç’e gitmiştik. Bu defa kıta değiştiriyoruz ve hayaller ülkesi ABD’ye geçiyoruz. Önceden ABD için böyle denirdi. Hayallerini gerçekleştirmek isteyen insanların yeri ABD’den başka ülke olamazdı. Zamanla bu yakıştırma etkisini kaybetti elbette. ABD’nin içinde bulunduğu durumu düşünürsek iyi bile korudu bu unvanı. Bugün ben de sizlere bu ülkeden çıkan, bir Death Metal grubu olan “Gruesome”dan bahsedeceğim. Elbette Gruesome’ın bu yıl çıkardığı “Silent Echoes” adlı albümü esas konumuz olacak. Death Metal’in sert, kaslı ve tehditkâr yapısını dinlemeyi seviyorum. Diğer taraftan Death Metal ile diğer türlerin etkileşimini de pek tasvip ettiğim söylenemez. Black, Thrash, Melodic Metal türlerinin etkileşimlerini genelde başarılı buluyorum. Fakat diğer sentezleri aynı derecede sevmiyorum. Gruesome ise Death Metal’i biraz Progressive Metal biraz da Thrash Metal ile harmanlıyor. Ortaya hem hızlı şarkılar hem de biraz virtüöz vari gitar soloları ile bezeli şarkılar çıkmış. Bu yüzden de bu albümü dinlerken bir yanım albümü bağrına basıyor olsa da diğer taraftan çok da kendimi ait hissettiğim bir bölge olmadı Silent Echoes. Şimdi gelelim albümün bana neler hissettirdiğine.

Albüm geçmeden önce biraz Gruesome hakkında bilgi vermek isterim. Giriş kısmında da dediğim gibi ABD’li bir Death Metal grubu kendisi. 2014 yılından bu yana Metal camiasının içinde. Fakat bu grubun en önemli özelliği birçok yıldız isimden oluşan, bir süper grup projesi olmasıdır. Vokalde ve gitarda “Exhumed”tan da tanıdığım “Matt Harvey”, diğer gitarda “Possessed”ten tanıdığım “Daniel Gonzalez”, davulda “Cold Slither”dan “Gus Rios” ve bas gitarda ise “Castrator”dan “Robin Mazen” var. Tabi bu adamlar sadece bu gruplarda yer almıyor. Birçok farklı projede de isimlerini görebilirsiniz. Ben sadece bir grup yazdım her biri için. Bu adamlar bir araya gelip Death Metal için bir başka azılı grup kurma ihtiyacı hissetmişler demek ki. Sanki yeterince yokmuş gibi. Örneğin Exhumed gibi bir azman grubun varlığı yetmemiş demek ki. Ne kadar çok grup o kadar iyi tabi ki. Bunu eleştirmiyor, mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Silent Echoes’u baştan sona iki kez dinledikten sonra klavyenin başına oturdum. Albümü ilk dinlediğimde açıkçası herhangi bir şekilde Progressive Metal etkisini göremedim. Ufak tefek sekanslar haricinde bildiğimiz düz, kaslı bir Death Metal albümünden başka bir şey değildi. İkinci dinlememde daha yoğun bir dinleme yaptığım için belki de Progressive etkiler daha ön plana çıktı benim için. Yine de asgari düzeyde diyebilirim. Zaten benim için en önemlisi de asgari düzeyde olması. Progressive Metal’i ortalama bir şekilde sevsem de Death Metal gibi bir tür ile olan etkileşimini çok tasvip etmiyorum. Albüm aslında bildiğimiz modern ve old-school Death Metal karışımından çok da farklı bir noktada bulunmuyor. Fakat riff yazımları gayet iyi düzeyde olduğu için kendisini belli ediyor. İyi bir düzeyde Death Metal albümü olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Özellikle Thrash etkisinin de şarkılarda varlık göstermesi şarkılara ekstradan bir enerji katmış durumda. Progressive etkidense Thrash etkisini tercih ederim. Gitar soloları ile şarkıların kompleks yapısı artmış. Hayran kaldığım herhangi bir gitar solosu olmadı ama genel olarak şarkıları iyi desteklediklerini söyleyebilirim. Prodüksiyon kalitesi olarak da iyi bir seviyede Silent Echoes.


Gruesome'ı ilk defa Silent Echoes albümü ile dinlemiş oldum. Dinlemekten genel olarak keyif aldım. İnternette birkaç siteyi gezdiğimde bu albüme çok yüksek puan vermişler. Hak etmiyor diyemem. Fakat benim nezdimde ortada öyle görkemli ve şaşırtıcı bir etki bırakan bir şey yok. Silent Echoes gayet dozunda, sağlam bir Death Metal albümü. Dinlemeye devam edeceğim bir albüm olduğunu da gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar