Albüm Kritik 1181 (Melvins / Thunderball)

 Herkese selamlar! Bugün tarzımızı biraz değiştiriyor ve biraz daha yumuşatıyoruz. Sludge Metal ve Rock türünü farklı birçok elementle bir araya getiren, ABD’li grup “Melvins”in bu yıl çıkardığı “Thunderball” adlı albümünden sizlere bahsedeceğim. Bu siteyi takip edenler ekstrem türleri ne kadar sevdiğimi anlamıştır. Öyle ki sitede yazdığım yazıların çoğu hep ekstrem türlerle alakalıdır. Fakat bazen de es vermek adına çok daha sofistike ve yumuşak türleri dinlemeyi tercih ediyorum. Bu gruptan bu zamana kadar haberim yoktu. Arkadaşımın önerisiyle Thunderball adlı albümünü dinledim. Baştan sona birkaç defa dinledim. Aslında albümü ilk dinlememde kafamda net düşünceler oluşmuştu. Fakat yine de kendi kendimi teyit etmek adına albümü birkaç kez daha dinledim. Dediğim gibi grup müziğini aslında Sludge üzerine kuruyor. 1983 yılından bu yana Rock ve Metal camiasında yer alan bir grup. Bu kadar yıllık tecrübeye sahip bir grubun haliyle old-school tarzını da koruması şaşırtıcı değil. Çünkü Sludge’ın yanında Doom Metal, Heavy Metal ve Punk öğelerini de görüyoruz. Bu yüzden de ana iskeletin üzerine geçirilen kas sistemi varyasyonlu müzikten oluşuyor. Şimdi gelelim bu albüm hakkında düşüncelerimden sizlere söz etmeye.

Açıkçası Sludge Metal dinlemeyi severim. Öyle çok fazla zaman geçirdiğim söylenemez ama karşıma çıkan Sludge gruplarını da dinlerim ve genelde de beğenirim. Fakat Metal’in sertliğinden Rock’ın daha ılımlı topraklarına geçiş yapıldığında işte o zaman benim için dilemmalar baş gösteriyor. Çekilebilir bir müzik türü olmaktan ziyade katlanmam gereken bir tür oluyor. Tıpkı Thunderball albümüne katlandığım gibi. Yıllarca bu tarz müziği icra eden bir gruba elbette saygım var. Fakat hepimizin bir müzik zevki var. Ya da hepimizin müzikten bazı beklentileri vardır. Benim de öyle. Bu müziği günümüzde çıkan bir grup icra ediyor olsa bu kadar yadırgamam ve gençlik hevesi işte der geçerim. Fakat 1983’ten bu yana bu müziği icra etmeye devam eden bir grubun günümüz marjinal grupları gibi bir hava takınıyor olması çok da hoş değil. Yazılan gitar riffleri, güçlü bas tonları ile bezenmiş şarkılar ve Rock davulculuğunun klasik tarafı ile bezeli bir albüm Thunderball. Öyle ilgi çekici herhangi bir şey bulamadım. Bazı alternatif grupları dinlediğimde gerçekten büyük bir etkilenme yaşıyorum. Mesela “The White Stripes”ı ilk defa dinlediğimde inanılmaz beğenmiştim. Hala da beğeniyorum. “Jack White” da çok sofistike işler yapan biri. Fakat Jack’in Melvins grubundan çok daha cüretkâr ve deneyselliğe önem veren biri olduğu da su götürmez bir gerçek. Melvins’in bence en büyük eksiği bu. Yazılan şarkılar etkileyici olmaktan uzak. Bu şarkıları konserde dinlediğimi şöyle bir düşündüm de sıkıntıdan ölürdüm herhalde. Prodüksiyon kalitesi de kötü. Yani old-school havayı her şekilde korumak adına yapılan bu prodüksiyon tercihi işe yaramamış belli ki. Zaten vokal konusunda da çok kötü bir sese sahip bir abi varken en azından prodüksiyon kalitesi ile şarklıların müzikal tarafı daha iyi bir noktaya çekilebilirdi. Albümdeki tek tatmin edici şey bas gitarın lokomotif görevi görmesi. İyi ki böyle güçlü bas sesi ile yazılmış partisyonlar var. Yoksa eski bilim kurgu filmlerinden duyduğumuz sikko bilgisayar seslerinin üzerini kapadığı gitar besteleri ile baş başa kalırdık.


Melvins'in Thunderball albümü benim için ideal bir dinleti değil. Elbette bu grubun hayranları için özel bir albüm olabilir. Fakat internette bu albüm hakkında yapılan diğer yorumlara bakınca da birçok kişinin de bu albümü beğenmediğini gördüm. Bir daha dinlemeyeceğim bir albüm oldu. Yine de Melvins’i keşfetmek bir deneyim oldu. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 6/10



Yorumlar