Albüm Kritik 1187 (Labyrinthus Stellarum / Rift in Reality)

Herkese selamlar! Bugün, Ukrayna’ya gidiyoruz. Ukrayna’dan genellikle Black Metal gruplarını dinlemişimdir. Özellikle işin atmosferik ve melodik tarafını icra eden grupları ile meşhur bir ülkedir. Ukrayna’nın geçtiği zorlu süreçlerde dahi olukça sağlam albümlere imza atmış gruplar var. Sanatın yapıcı ve huzur verici tarafı her zaman kendini gösterir. Bugün ise hiç de öyle Black Metal’in melodik veya ambiyans tarafına değinmeyeceğim. Tam tersine yerin altından ziyade gökyüzünün karanlığında, yıldızlar arasında seyahat edeceğiz. 2021 yılında kurulan “Labyrinthus Stellarum”un bu yıl çıkardığı üçüncü stüdyo albümleri “Rift in Reality”den sizlere söz edeceğim. Dinlemekten inanılmaz keyif aldığım ve yaratıcılıklarına gerçekten hayran kaldığım bir grup olduğunu giriş kısmında belirtmek istiyorum. Grubun icra ettiği tür için Metal Archives Atmospheric Black Metal demiş ama bence hiç alakası yok. Evet, içinde atmosferik öğeler var ama Black Metal yok. Daha çok Deathcore, Death Metal, Doom Metal ve Ambient türlerinin bir sentezi müzik icra ediliyor. Black Metal etkileri de biraz var ama çok az olduğu için onu saymıyorum. Bütün bu türleri kozmik bir tema ile birleştiriyor Labyrinthus Stellarum. Bu yüzden de yıldızların ötesine yolculuk yapıyoruz.

Labyrinthus Stellarum, iki kişiden oluşan bir grup. Gitar işlerini “Misha Andronati” üstlenirken, vokal ve klavyenin başında ise “Alexander Andronati” var. Davul ise program aracılığı ile şarkılara ekleniyor. Önceden olsa bunu eleştirirdim. Fakat artık müziğin kalitesine bakıyorum ve eğer geri kalan enstrüman işlerinin gerçekten de çok üstü düzey olduğunu görürsem davulun yazılımsal olarak şarkılarda yer almasına takılmıyorum. Çünkü bir grup kurulunca her zaman davulcu bulmak kolay olmuyor. Ya da istediğiniz tarzda birini bulamıyorsunuz. Bu yüzden de işin müzikal kısmını halledecek yetenekte iseniz, davulu da yazılım yoluyla eklemenizde bir mâni yok. Labyrinthus Stellarum ise işin müzikal kısmını öylesine görkemli bir şekilde yapıyor ki albümü sadece bugün 5 kere dinledim. Her dinlediğimde de ağzım açık kaldı. Yazılan bestelerin gerçekten üst düzey oluşu beni benden aldı. Gitar partisyonları öylesine sağlam rifflerden oluşuyor ki herhangi bir şarkıda kötü veya sıkıcı tek bir nokta yok. Tek bir an yok. Fakat bana göre bu albümün esas lokomotifi ve o dehşet kozmik atmosferi veren unsuru klavyedir. İnanılmaz! Gerçekten her şarkının görkemli bir forma bürünmesine öylesine büyük katkıda bulunuyor ki uzun süre sonra ilk defa bir albümde klavyenin bu derece dehşet verici bir formda olduğunu gördüm. Synth etkisinden tutun da ara ara serpiştirilen elektronik partisyonlara kadar her şey mi kusursuz olur. Kaldı ki elektronik müzik öğelerini Metal’de sevmeyen biriyimdir. Fakat bu albümün teması uzay ile doğrudan ilişkili olduğu için oluşturulan atmosfer de bilim kurgu filmlerinde duymaya alışık olduğumuz atmosferik öğeleri anımsatıyor. Bu tür öğeleri oldukça sağlam Metal beste yazımları ile de birleştirince gerçekten de kendinizi dehşet bir atmosferin içinde hissediyorsunuz. Prodüksiyon kalitesi de yine üst düzey albümün. Hiçbir şekilde şikâyet edeceğim bir nokta yok. Ayrıca şarkıları hem temiz hem de brutal bir şekilde oldukça başarılı bir seviyede söyleyen Alexander’ın sesine de tam puan veriyorum.


Bu yıl dinlediğim en güzide albümlerden biri de Rift in Reality oldu. Yaratılan atmosfer ile atmosferik müziğin hakkını veren bir şaheser ortaya koymuş Labyrinthus Stellarum. Eğer bu albümü dinlemediyseniz mutlaka dinleyin. Labyrinthus Stellarum’u bu güzide albümle keşfettiğim için de kendimi ayrıca şanslı sayıyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar