Albüm Kritik 1190 (Nechochwen / Spelewithiipi)

Herkese selamlar! Bugün, sizlere bir enstrümantal albümden söz edeceğim. Siteyi uzun süredir takip edenler bilir, burada çok fazla enstrümantal albüme denk gelmezsiniz. Bu biraz benim tercihim biraz da enstrümantal müzik yapan pek fazla gruba denk gelmeyişimin sonucudur. Uzun bir aradan sonra gelmiş oldum. ABD’li Folk, Black Metal ve Neofolk grubu “Nechochwen”in bu yıl çıkarmış olduğu “Spelewithiipi” adlı albümünden sizlere söz edeceğim. Metal Archvies’ta yer aldığına göre elbette Metal ile bağlantısı vardır diye düşünüyorum. Fakat benim grubu keşfettiğim ve bugün sizlere bahsedeceğim Spelewithiipi albümünde hiçbir şekilde Black Metal öğeleri yok. Folk müzik albümü olduğunu söyleyebilirim. Akustik gitarlar, yaylılar, üflemeliler ve perküsyonlarla bezeli, niş bir albüm Spelewithiipi. Bu yüzden de bu albümü dinlerken kendimi oldukça rahatlamış ve huzurlu hissettim. Sürekli ekstrem müzik dinleyen biri olarak böylesi albümlere denk gelmek iyi oluyor. Bir es vermiş oluyorum. Sonrasında ise kaosa ve dehşete devam ediyorum. Fakat bugünlük kaos ve dehşeti kapının ardında bırakıyoruz.

Grubun ABD’li olması ilk başta şaşırtıcı gelse de bu grubun tarzına yakı bir tarzı icra eden büyük bir grubun varlığı aklıma gelince, bu durumu da normalleştirdim. Bahsettiğim grup elbette “Agalloch”. Fakat Agalloch’un Black Metal cenahında çok daha fazla gezdiğini de kabul etmek lazım. Nechochwen, iki kişiden oluşuyor temelde. Bu iki kişi de birçok enstrümanı kullanıyor ve albüm kayıt sürecinde genelde ikisi yeterli oluyor. Albümü dinlediğim süre boyunca akustik bir şeyler dinlemeyeli uzun zaman olmuş dedim. Zaten canım akustik bir şeyler dinlemek istediğinde de işin biraz daha etnik tarafına yöneliyor ve “Habib Koité” ile bu ihtiyacımı fazlasıyla gideriyorum. Bazen de Spotify’da keşfettiğim müzisyenler oluyor ve onları dinleyerek hem ruhumu dinlendiriyor hem de kitaplarımı daha huzurlu bir şekilde okuyorum. Akustik bir şeyler yazmanın Metal şarkılar yazmaktan daha zor olduğunu düşünüyorum. Sürekli bir melodi peşinde koşmak ve birçok melodiyi birbirine kenetlemek benim için gerçekten de zor bir işmiş gibi geliyor. Spelewithiipi albümünü de dinlerken böyle hissettim. Yazılan bestelerin bir yandan etkileyici olması hoşuma giderken diğer taraftan da pek de kolay bir iş olmadığını düşündüm. Hele bir de enstrümantal bir albüm olduğu zaman daha da zor bir süreç oluyor. Çünkü bir şarkının içinde farklı partisyonlar, geçişler olmalı ki şarkı dinamik yapısını korusun ve dinleyeni sıkmasın. Spelewithiipi albümü de bu konuda gayet başarılı. Hiçbir şekilde dinlerken sıkılmadım. Diğer taraftan biraz da atmosferik tarafı var albümün. Bu yüzden de albümü dinlemek daha da çekici bir hale geliyor. 9 şarkıdan oluşan ve yarım saatlik bir süreye sahip olan Spelewithiipi’yi baştan sona 3 kez dinledim. Beni oldukça memnun etti. Böylesi ara vermeleri seviyorum. Bu albüm aynı zamanda güzel bir şarap eşliğinde daha da çekici bir hale gelecektir. Prodüksiyon kalitesi ve gitarların tonları ile çok başarılı bulduğum bir albüm oldu Spelewithiipi.


Eğer sizler de akustik albümler dinlemeyi seviyor ama bunu daha çok atmosferik ve etkileyicilik tarafı ile seviyorsanız Spelewithiipi’yi sizlere tavsiye ederim. Dinlemekten büyük keyif aldım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar