Herkese selamlar! Bugün de klavyenin başına bir başka Deathcore grubu ve albümünden bahsetmek için oturdum. Deathcore gruplarını ardı ardına sıralamaktan mutluluk duyuyorum. Fakat her grubun her albümü de üst seviye değil elbette. Özellikle bu aralar çok fazla Deathcore dinlediğim için bu türdeki çok iyi, iyi ve kötü albümleri ayırt etmede ustalaşıyorum. En azından kendim belli başlı dinamiklere bakıyor ve albümleri hem duygusal hem de matematiksel düzlemde değerlendiriyorum. Bugün sizlere bahsedeceğim Danimarkalı “Cabal”ın bu yıl çıkardığı albümü “Everything Rots”u da bu minvalde değerlendirdim. 2016 yılında Metal camiasına kesin bir giriş yapıyor Cabal. Deathcore’un hem sertliğini sonuna kadar kullanıyor hem de Death Metal ve Metalcore gibi diğer türleri de yer yer şarkılarına ekleyerek sertlik düzeyini hep diri ve kaotik tutuyor. Cabal, diğer gruplardan da oldukça fazla destek alan ve icra etmiş olduğu bu sert müzikle ilgiyi çekmeyi başaran bir grup haline geliyor. Yıllar içinde çok fazla gelişen ve Deathcore’un kaosunu birçok ülkede, birçok sahneye taşıyan Cabal, bu yıl Everything Rots albümü ile bir kez daha kendini göstermek ve kaosu tüm dünyaya yaymak istiyor. Peki, bunda ne kadar başarılı olmuş?
Deathcore'u son 2 yıldır ciddi şekilde dinleyen biri olarak bu türü tam olarak içselleştirdiğimi veya alt türlerine hâkim olduğumu söyleyemem. Çünkü sürekli bu türden albümler dinlemiyorum. Sürekli bu türü icra eden grupları keşfetmek gibi bir isteğim olmuyor. Black Metal’in vermiş olduğu büyük manevi duygu ve olguları asla vermiyor Deathcore. İşin daha çok pislik, sertlik, kaotik ve aşırılık tarafında. Bu yüzden de sürekli dinlemek isteyeceğim bir tür değil. Cabal’ın Everything Rots albümünü dinlemek bende hiçbir şey uyandırmadı açıkçası. Evet, oldukça sert ve kaotik bir albüm dinlediğimin farkındayım. Fakat günün sonunda müzikten zevk almak büyük bir nimetse eğer ben bu albümden o zevki alamadım. Sürekli birbirine benzeyen şarkı yazımları dinlemek benim için çok da ilgi çekici değil. Brutal vokalin en öfkeli ve tok halini dinlemek iyi bir seçenek olsa da müzikal çeşitlilik hiç olmadığı için onun da pek bir değeri olmuyor. Mesela “Infant Annihilator”ı çok sevmemin nedeni müziğini sürekli dinamik bir yapısı var. Aynı şeyler etrafında dönüp dolaşmak yerine, o şeytani ve kaotik havayı çok daha farklı rifflerin bir araya geldiği şarkılarda bulabiliyorsunuz. Bu da dinleme zevkini arttırıyor elbette. Everything Rots gibi bir albümü severek dinleyen kişileri yadırgamıyorum. Çünkü onların bu gruptan veya bu türden beklentisi zaten üst düzey bir müzik dinlemek değil. Sertliğin dozajı yüksek olsun ve kafa sallayarak kendilerinden geçsinler. Bütün olayı bu. Fakat benim için bu çok sığ ve yüzeysel bir yön. Evet, Deathcore’u dinlerken elbette ben de kafa sallayarak kendimden geçmeyi seviyorum. Fakat bir yandan da yazılan şarkıların da doyurucu ve etkileyici olması gerekiyor. Everything Rots’ta ben bunu bulamadım. İçinde bulunan elektronik müzik esintileri ile biraz daha atmosferi güçlendirmek istemiş Cabal. Benim nezdimde bir şey ifade etmiyor bu. Fakat eminim ki birçok insan için ihtişam ve yaratıcılık anlamına geliyor.
Günün sonunda Everything Rots benim için yüzeysel bir albümden öteye gidemedi. Birçok konuk sanatçının yer aldığı, aynı tarzda şarkı yazımlarının ve ritimlerin olduğu bir albüm sadece. O yüzden de bir daha dönüp dinleyeceğimi sanmıyorum. Kaldı ki grubun da biraz abartıldığını düşünüyorum. Deathcore türü içinde çok daha etkileyici işler yapan gruplar var. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 6/10
Yorumlar
Yorum Gönder