Black Metal'in hayatımda bu derece büyük bir yeri olacağına bundan 20 yıl önce ihtimal dahi vermezdim. En iyi Metal’i sadece Thrash Metal grupları, Heavy Metal grupları icra ediyor diye düşünürdüm. Bağırmanın, böğürmenin ne kadar anlamsız olduğunu ve karanlık atmosferle bezeli bir müziğin zevkinin nerede olduğunu düşünürdüm. O günler geride kalalı çok oldu. “Gorgoroth”un “Prosperity and Beauty” şarkısını ilk defa dinlediğim anda benim için yeni bir çağ açılmıştı. Adeta şok etkisi yaratmış ve içten içe bu müziğin benim ruhumu nasıl ele geçirebileceğini fark etmiştim. Bu ele geçirme işine ilk başta temkinli yaklaşsam da sonrasında kendimi karanlığın dehlizlerine bıraktım. Önce şeytani tarafta büyüdüm. Sonrasında ise işin daha felsefi ve olgusal kavramları ile ruhum yoğruldu. Yıllardır bu müziğin ne denli görkemli bir tür olduğunu ve Metal türleri arasında en etkileyici ve manevi yönü en yüksek olan tür olduğunu sizlere yazıyorum. Merak edenlere anlatıyorum. Kendim kitaplar okuyarak bu müzik türünde caka satacak adam olmak istiyorum. Gorgoroth ile içimdeki bu yangının fitili ateşlendi. “Burzum, Mayhem, Bathory, Darkthrone, Archgoat, Satyricon, Marduk” gibi Black Metal’in yarımadası olan İskandinav Yarımadası’ndan çıkan bu yüce gruplarla şeytani kızıllığa tanıklık ettim. Fakat bu Yarımada’dan çıkan bir grup daha var ki onu keşfettiğim ilk günden bu zamana kadar asla dinlemekten vazgeçmedim. Asla dinlemekten sıkılmadım. Asla tek bir günüm bile olmadı bu grubu dinlemediğim. 1999 yılından bu yana Finlandiya Black Metal ekolünün en büyük isimlerinden biri olan “Sargeist” benim için bambaşka bir noktada yer alıyor. Bütün diskografisini dinlediğim. Her albümünde, her EP’sinde ve her Split çalışmasında zevkin doruklarını hissettiğim bir grup oldu Sargeist. Bugün, klavyenin başına otururken gerçekten çok heyecanlandım. Çünkü Sargeist’ın bu yıl çıkardığı “Flame Within Flame” albümünden sizlere söz edeceğim. Sargeist’tan bir kez daha bahsedeceğim için çok mutluyum. İnanılmaz bir albümden sizlere bahsedeceğim için çok mutluyum. Bunu daha giriş kısmında söylemekte de bir beis görmüyorum.
Sargeist'ı geçen yıl 12 Mayıs’ta canlı canlı izledim. En önde izledim elbette. Konser duyurulduğu ilk gün daha kendimi kaybetmiştim. Gelmesini dört gözle beklediğim gruplardan öncelikli olandı Sargeist. Her gün albümlerinden şarkılar dinliyor, bazen de bir albümünü oturup baştan sona kadar dinlediğim Sargeist’ı canlı görmek büyük bir güzellik olacaktı benim için. Konser çok kısa sürdüğü için sitem etmiş olsam da günün sonunda bu adamları canlı canlı sahnede gördüğüm için elbette kendimi şanslı sayıyorum. Sargeist’ın icra ettiği Black Metal türü Melodic Black Metal. Fakat bu melodik yapı dram barındıran bir yapı değil. Daha çok karanlığın, kaosun ve satanizmin atomlarına ayrılarak, melodi hunisinden geçirilmiş hali gibi. Bazı benzetmeleri anlamak güç olabilir. Çünkü benzetmenin kendisi zaten zor oluyor. Sargeist’ın bu tutumunu birçok grup deniyor. Bazıları başarılı oluyor, bazıları ise olamıyor. Fakat işin görkemli olma kısmına baktığımızda ise Sargeist’in birkaç grup ile zirvede yalnız olduğunu görüyoruz. Grubun bel kemiği olan “Shatraug”un ne derece vizyoner bir adam olduğundan önceden de söz etmiştim sizlere. Bu adam hem “Horna”da hem de Sargeist de in anılmaz işlere imza atmış ve atmaya devam ediyor. Sadece bu gruplarda da değil, onlarca grupta yer almış ve almaya devam eden biri Shatraug (gerçek adı: Ville Pystynen). Özellikle Fin Black Metali’ni şu an bulunduğu dokunulmaz ve güçlü konumuna getiren en önemli insanlardan biridir. Sadece bu özelliği bile bu adamın, bu karanlık müziğe ne denli taptığını gösteriyor bize. Sargeist’ın diskografisinde kötü not almış bir albüm bulmak zor. Bazı Split çalışmalarda sadece olumsuz yorumlar var, o kadar. O kadar da olsun zaten. Sargeist’ın bu yıl yeni bir albümle geleceğini biliyordum. Fakat tarihini tam olarak bilmediğim için bu albümü çıkar çıkmaz dinleme şansım olmadı. Albüm mayıs ayında çıktı ben ise geçen hafta dinlemeye başladım. Geçen haftadan bugüne kadar bu albümü kaç kere dinledim inanın bilmiyorum. Sargeist, bir kez daha ne denli tiran bir grup olduğunu Flame Within Flame ile göstermeyi başarmış. Albümdeki her şarkı, her saniyesi ile her unsuru ile öylesine güçlü ve öylesine etkileyici ki, bu albümü dinlemek bu yıl ve sonrası için kendime yapacağım en büyük iyilik ve de güzellik oluyor. Yazılan melodik riffler ve Black Metal riffleri çok iyi şekilde birbirlerine uymuş. Çok iyi bir bileşimleri var. Sargeist’tan alışık olduğumuz modern prodüksiyonu reddetme işi bu albümde de devam ediyor. Modern prodüksiyondan kastım da modern sound. Teknolojinin her şeyinden yararlanılmış, çok üst düzey bir ses berraklığına sahip olmasını hiçbir zaman sevmedi Sargeist. Bu demek değil ki çok alt seviye bir prodüksiyonu var albümün. Tam tersine Sargeist albümleri arasında “Let The Devil In”den sonra belki de en iyi ses alt yapısına sahip albümü Flame Within Flame olabilir. Her şey çok net ve çok iyi düzeyde duyuluyor. Black Metal icra eden birçok grubun tercih ettiği bir prodüksiyon tarzı bu aslında. Sargeist’ın üst düzey melodik şarkıları bu prodüksiyon ile daha net bir şekilde ön plana çıkmış.
Flame Within Flame’de hangi şarkıyı daha çok sevdim diye düşündüm bolca. Fakat hiçbirisini bir diğerinden ayıramadım. Açılış şarkısı “An Eternal Dream Beyond the Accursed Portent” zaten öylesine efsanevi bir giriş yapıyor ki albüme gerisinde olacakları tahmin etmek zor değil. Tek bir şarkıda bile fire vermiyor Sargeist. Son şarkı “Rite of Ascension”a kadar hep en yüksek kalitede ve hem en iyi melodik partisyonlara sahip şarkılarla içli dışlı oluyorsunuz. Bunu her grup yapamaz. Bir albümde her şarkıyı etkileyici bir forma her grup sokamaz. Yapanlar var ve o yapanlar zaten bugün, tüm dünyada parmakla gösterilen Black Metal grupları. Sargeist’ın bu albümünde davulun başında farklı bir isim var. “Nur-i-Siyah” mahlasıyla, İspanyol davulcu “Álvaro G. S.” Sargeist’ın seçimi olmuş. Bu albümde de gerçekten çok iyi bir iş çıkarıyor. Hem bildiğimiz Sargeist davulculuğu var hem de zillerin çok daha iyi bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Geçen yılki İstanbul konserinde de bu arkadaş vardı zaten. Bas gitarda da yine Horna’dan da bildiğimiz “Spellgoth” var. Bu adam da her zaman üstüne düşüne yapıyor. Çok ekstrem bas kaçamakları duymak mümkün değil Sargeist albümlerinde. Bu yüzden de yeteri kadar katkı veriyor Spellgoth. Gitarda ise “VJS” mahlaslı bir abimiz var ama bu adamın kimliği bilinmiyor. Fakat zaten beste ve şarkı sözü yazımlarını üstlenen büyük adamın ismi Shatraug. Vokalde de yine o iblis sesini çok iyi bir şekilde kullanıyor ve şeytanın adını birçok kez daha yüceltiyor.
Sargeist, Flame Within Flame ile bu yılın en iyi albümlerinden birine imzasını atmış. Sargesit’ın albüm çıkardığı bir yılda diğerlerinin albümleri biraz gölgede kalıyor. Fakat buna yapacak bir şey de yok. Bu grup yıllardır bu düzeyde işler yapıyor. İyi ki de yapıyor. Sargeist’ın Flame Within Flame albümü en çok sevdiğim Sargeist albümlerinden biri oldu. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar
Yorum Gönder