Herkese selamlar! Bugün sizlere birkaç hafta önce keşfettiğim “Heretoir” adlı Post-Black Metal grubundan söz edeceğim. Grubun bu yıl çıkan albümü “Solastalgia” esas konumuz olacak elbette. Spotify’ın keşfetme turunda karışıma çıktı bu albüm. Özellikle kapak resmini görünce hemen merak edip bu grup neymiş ne değilmiş baktım. Kısa bir şekilde göz gezdirdikten sonra Heretoir’ı da albüm kritik yazma listeme dahil ettim. Gerçekten de bu yıl gördüğüm en dehşet albüm kapak resimlerinden biri oldu. Bu ilgi çekici kapak resmini görmezden gelemezdim. Ben de Solastalgia albümünü baştan sona iki kez dinledikten sonra klavyenin başına oturdum. Emin olun bu iki kere dinleme işi bu albüm için hiç de kolay olmadı. 13 şarkıdan oluşan ve yaklaşık 63 dakikalık bir albümden söz ediyorum. Bir de Post-Black Metal albümü olunca tabi ki benim için sabırla dinleme etkinliği oldu. Almanya’da 2006 yılında kurulmuş olan grup, o zamandan günümüze kadar etkin bir şekilde müziğini icra ediyor. Şimdi gelelim Solastalgia albümü hakkındaki duygu ve düşüncelerimden sizlere söz etmeye.
Öncelikle albüm her ne kadar bir Post-Black Metal albümü olarak lanse edilse fe içinde Progressive Metal, Atmospheric Post Metal gibi türleri de barındırıyor. Grubun önceki albümlerini dinlemediğim için eleştirilerimi sadece bu albüm özelinde yapıyorum. Özellikle yoğun bir şekilde “Alcest” ve “Opeth” havası aldım bu albümde. Opeth kadar Progressive tarafı olmasa da andırdığı sekanslar da az değil. Post-Black Metal albümlerini aslında dinlemeyi severim. Fakat her grubun icra ettiği albüm de doğal olarak çekici gelmiyor bana. Bu türü icra eden grupların genelde dramatik bir formda müzik icra ediyor olması da benim gibi ekstrem türle yatıp kalkan biri için pek de dinlemesi kolay bir şey değil haliyle. Fakat Alcest, “Harakiri For The Sky” gibi gruplar bunu öylesine üst düzeyde yapıyor ki bu grupların işlerini dinlemekten çoğunlukla memnun kalıyorum. Heretoir da içinde bolca melankoli, karanlık ve acı çekme duyguları ve temaları ile bezeli bir müzik icra ediyor. Bu da demek oluyor ki dinlemek için gerçekten o modda olmanız gerekiyor ve dikkatinizi iyi bir şekilde bu albüme vermeniz gerekiyor. En azından ben ikinci dinlememde bunu yaptım. Bu albüm kendi türü içinde ortalama bir noktada yer alıyor bence. Agresif tutum sergilediği bazı şarkılar olsa da albümün genelinde daha çok ağır tempolu ve o melankolik atmosferi bizlere fazlasıyla veren melodik partisyonlardan oluşuyor. Vokalin daha çok temiz bir sesle şarkıları söylemesi de bundan dolayı. Agresifliği yükseldiği yerde brutal vokali duyuyorsunuz. Albümdeki son şarkı olan “Metaphor” “In Flames” şarkısı. Geri kalan şarkılar Heretoir’a ait. Prodüksiyon kalitesi gayet başarılı bir albüm olmuş Solastalgia. Fakat gerçekten de böylesi albümleri dinlemeyi tercih etmiyor veya çok nadiren dinliyorsanız bu albüm sizi mutsuz edecektir. Çünkü baştan sona sadece o yüksek melankoliyi vermek üzerine yazılmış şarkılar dinliyorsunuz. Metal’den beklentimiz olan o sertlik bu albümde çok az seviyede. Bu nedenle de bir Metal albümünden ziyade bir Progressive Rock ve Post Metal karışımı bir şey dinliyorsunuz. Fakat bu tarz albümlerle yatıp kalkan biriyseniz de bu albüm de sizi yine mutlu edecektir. Diğer taraftan bu albümü kendi türü içinde de çok başarılı bulduğumu söyleyemem. Çok daha iyilerini dinlediğim için bunu diyorum.
Etkileyici albüm kapak resmi ile keşfettiğim Heretoir’ın bu yıl çıkan Solastalgia albümü pek benlik değil. Yine de kendi türü içinde ortalama bir seviyede yer alıyor. Eğer melankoli ve dram sizin için vazgeçilmez duygularsa bu albümle kendinizden geçebilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 7/10


Yorumlar
Yorum Gönder