Albüm Kritik 1256 (Blut Aus Nord / Ethereal Horizons)

Herkese selamlar! Bugün, albüm kritik listemdeki sıralamaya uymuyorum. Normalde başka bir grubun albümünden sizlere söz edecektim. Fakat benim için her zaman en ihtişamlı gruplardan biri olan “Blut Aus Nord” yeni albümünü ortamlara saldı. Bu yüzden de inisiyatif alıyor ve diğer grubun albümünün önüne Blut Aus Nord’un bu yıl çıkardığı “Ethereal Horizons”ı geçiriyorum. Fransız grubu yıllardır dinliyorum. Hiç bıkmadan ve usanmadan dinliyorum. Bu grubun Metal camiasına hediye ettiği o görkemli atmosferi solumayı çok seviyorum. 1994 yılından bu yana müziğini sürekli olarak geliştiren, değiştiren ve her zaman görkemli albümler çıkarmayı hedefleyen bir grup oldu Blut Aus Nord. Bu amaca çoğu zaman ulaştı. Bazı albümlerde ise beklenen o etki olmadı. Her albümün efsane olmasını çok isterdim ama öyle bir durum yok. Yine de Fransa yeraltı Metal dünyasının ne denli dehşetengiz bir grubu bizlere sunduğunu hep hatırlıyorum. Blut Aus Nord, çoğu zaman bunu hatırlatıyor zaten. Fransa hala benim için Polonya ile Avrupa Metal sahnesinin en büyük iki ülkesidir. Birçok ülkede, birçok farklı, şahane gruplar dinliyor olabiliriz. Fakat Fransız grupların geninde mi var bir şey bilmiyorum (Fransız Devrimi’ne gönderme yaptığımı belirteyim) ama reformist bir şekilde Metal’e yaklaşıyor gruplar. Günün sonunda da şahane gruplar hayatımıza dahil oluyor. Özellikle ben bu şahane grupları fazlaca dinliyor ve de dinledikçe kendimden geçiyorum. Hem müzikal olarak ruhumu doyuruyor hem de ilham alarak kendi grubum için beste yazımlarında vizyonumu geliştiriyorum. Blut Aus Nord’u aslında çok da efsane olmayan, 2017 yılında çıkardığı “Deus Salutis Meæ” albümü ile ilk defa dinlemeye başladım. Bu albüm her ne kadar ortalama seviyede bir albüm olsa da beni bu grubun büyük bir potansiyel sahibi olduğuna ikna etmeye yetmişti. Yine de bu albümden sonra grubu öyle çok da yakından takip etmedim. Mesela bu albümden sonra gelen “Hallucinogen” albümünü çok sonra dinleyip, kendimden geçmiştim. Siteye kritiğini yazmak için geç kaldım diye yazmadım. Fakat bu albümün de kritiğini sitede yazmam gerekiyor, bunu biliyorum. Blut Aus Nord’un benim için vazgeçilmez bir grup olmasını sağlayan albüm ise 2022 yılında gelen, “Disharmonium” ikilisinin ilki olan “Disharmonium - Undreamable Abysses” olmuştu. Bu albümü dinlerken zaman ve mekândan kopmuştum. Hiç unutamıyorum o anı. Gözlerim dolu dolu dinliyordum. Duygusal bir albüm olduğundan falan değil. Böylesine hayal gücünü zorlayan bir müziği ve ihtişamı kulaklarımda duyuyor olmaktan tepkisiz kalmıştım. Sadece gözlerime yaşlar hücum etmiş ve ancak o şekilde tepkimi gösterebilmiştim. Hayatımda dinlediğim en özel ve en görkemli albümlerden biri olmuştu. Bu albümü hala aynı heyecan ve aynı şaşkınlıkla dinlerim. Blut Aus Nord Disharmonium - Undreamable Abysses ile benim de ruhumu çekip almayı başarmıştı. Fakat bu albümün devamı olan ve 1 yıl sonra gelen “Disharmonium – Nahab” için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Yine iyi bir albüm dinliyordum ama önceki albüm gibi beni hipnotize eden bir formu yoktu. İyi bir albüm deyip geçtim. Fakat Disharmonium - Undreamable Abysses benim için kalıcı bir albüm olarak çalma listemde yerini almıştı. Disharmonium – Nahab’dan sonra 2 yıl geçti ve Blut Aus Nord Ethereal Horizons biz fanilerin huzuruna sundu. Peki, bu albümde benim ruhumu vücudumdan çekip çıkardı mı?

Bu sorunun cevabına evet demeyi çok isterdim. Fakat ne yazık ki diyemiyorum. Ne yazık ki bir başka ortalama seviyede Blut Aus Nord albümünü dinlemiş olmanın hayal kırıklığını yaşıyorum. O kadar büyük beklentilerim vardı ki Ethereal Horizons özelinde… Bunları duyamamak, görememek elbette çok üzücü. Albüm çok kötü falan değil bu arada. Fakat Undreamable Abysses gibi bir cevherden sonra böylesine yoğunluğu az, kaosu az, deneysel yapısı neredeyse hiç yok bir albüm dinlemek elbette beklediğim, arzu ettiğim bir şey değildi. Öyle ki bu albümü 5 kere falan dinledim. Sadece 1 günde 5 kere dinledim. Çünkü kaçırdığım nüanslar olabilir, sonradan beni kendisine saracak şarkılar olabilir diye. Fakat günün sonunda bu da olmayınca, sadece iyi bir Atmospheric Black Metal albümü dinlediğimi kabul etmiş oldum. Evet, Blut Aus Nord ilk zamanlardaki gibi tekrar duygu yüklü atmosferik bir işe imza atmış. Bunu aslında birkaç albümde böyle arada sırada bizlere göstermişti. Grup öyle bir ruh haline geliyor ki, dramatik ve melankolik bir atmosfere sahip, dinleyince hüznü hissettirecek Black Metal albümleri ortaya çıkarıyor. Ethereal Horizons da onlardan biri olmuş. Dediğim gibi bu albümü Blut Aus Nord’u hiç dinlememiş biri inanılmaz sevecek ve benim gruba büyük haksızlık yaptığımı falan düşünecektir. Fakat grubu benim gibi yakından takip eden biri için ise bu albüm aslında sıradan bir Blut Aus Nord işinden öteye gitmiyor. Bazı şarkıların içindeki görkemli yapıları inkâr etmiyorum. Fakat Blut Aus Nord’un o avangartlıkla ve deneysellikle yarattığı ihtişamı bulamıyor olmak, duyamıyor olmak var olan o melodik ve atmosferik görkemi pek de değerli kılmıyor benim için. Ethereal Horizons, çok başarılı bir Atmospheric Black Metal albümü olarak gösterilebilir. Fakat çok başarılı bir Blut Aus Nord albümü olarak gösterilemez. Undreamable Aysses’teki o dehşet atmosferi solutan beste yazımları yok. Kendinizi bir kara deliğe fırlatılacak hissi verdiren o derin ve tekinsiz atmosfer yok. Onun yerine kalbinize dokunacak melankolik bir atmosfer var. Onun yerine melodik rifflerle yazılmış sıradan Black Metal riffleri var. Atonal riff yazımları yok. Her şey kitabına uygun bir şekilde yapılmış. İyi de bu Blut Aus Nord olmuyor ki o zaman!


Ethereal Horizons, Atmospheric Black Metal içinde başarılı sayılabilecek ve hatta ihtişamlı olarak gösterilebilecek bir albümken, Blut Aus Nord’un diskografisinde ortalama albümler arasına yerleşen, 2025 yapımı yeni bir albüm olmuş. Hayal kırıklığına uğradım. Ben yine Undreamable Abysses ile yoluma devam edeceğim. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar