Herkese selamlar! Bugün birçok ülkeden insanın bir araya gelip kurduğu Black Metal projesi “Martröð”den ve bu yıl çıkardığı albümü “Draumsýnir Eldsins”ten sizlere söz edeceğim. Martröð’ü ben de bu yıl çıkardığı Draumsýnir Eldsins albümü ile keşfetmiş oldum. Aslında albüm kritik listemde sıra bu albümde değildi fakat albüm kapak resmi öyle hoşuma gitti ki ben de bu gruba kıyak geçtim. Zaten albümü de 2 gün önce yayınlamış Martröð. Oldukça erken bir şekilde yazdığım albüm kritiklerinden biri oldu birden. Grubun çok uluslu bir yapısı var. İlk olarak İzlanda, ABD, Fransa ve İtalya’dan katkı alırken, sonrasında sadece İzlanda ve ABD’li müzisyenler tarafından yürütülmeye başlanmış bu proje. Grubun normalde iki ana üyesi var. “Hafsteinn Viðar Lyngdal” (İzlanda) vokalde, gitarda ve şarkı sözü yazımında yer alırken bir diğer üye “Alexc Poole” (ABD) ise yine gitar ve şarkı yazımlarında yer alıyor. Draumsýnir Eldsins’i dün bir kere ve bugün iki kere olmak üzere, üç kez dinlemiş oldum. Albüm 4 şarkıdan oluşuyor. Her ne kadar bir EP görünümü veriyor olsa da şarkı süreleri uzun olduğu için bu bir LP. Yaklaşık 37 dakikalık bir süreye sahip bu LP. Grup ise Black Metal’in ambiyanslı tarafını daha çok icra ediyor. Diğer taraftan yine avangart dokunuşlar da duyuyorsunuz. Şimdi gelelim albüm hakkındaki duygu ve düşüncelerimden sizlere söz etmeye.
Albümün etkileyici bir tarafı var. Fakat bu etkileyici tarafı daha önce birçok albümden duyduğum için bana sıradan bir his verdi. Böylesi albümlerden daha önce dinlememiş olsam muhtemelen bu albümü yılın en iyi albümü olarak seçebilirdim. Fakat hem bu müziğe aşinayım hem de bu yıl öylesine fazla albüm dinledim ki bu albümün ambiyansı bana diğerlerinden çok da üstün gelmedi. İlk olarak bunu söylemek istedim. Çünkü bu albüm sadece 4 şarkıdan oluşmasına rağmen çok büyük bir potansiyele sahip. Her şarkının kendi içindeki riff çeşitliliği, atmosferik görkemi ve diğer enstrümanların şarkılardaki yüksek kaliteli varlığı bütünsel olarak çok niş bir şey dinlediğinizi size sonuna kadar hissettiriyor. Kompleks riff yazımları hem teknik açıdan hem de kaotik yapıları ile dinleyenleri çok rahat etkiliyor. Fakat dediğim gibi bu tür şarkı yazımlarını çokça kez dinlediğim için bana farklı gelen bir durum söz konusu değil. Bazen atmosferin ölçüsü kaçmış şarkılarda. Bir anda tempo öyle bir düşüyor ki başka bir grubun albümüne geçmiş gibi hissediyorsunuz. Bu da benim pek tasvip ettiğim bir şey değil. Özellikle böylesi kaotik atmosfere sahip albümlerde. Diğer taraftan prodüksiyon kalitesi olarak gayet başarılı bir iş ortaya konmuş. Albümü dinlerken bu tür niş grupların her yıl daha da artması ve özellikle Fransız ekolü diyebileceğim Black Metal türünün bu derece etkili olması beni çok mutlu ediyor. Kabul edelim, “Deathspell Omega” diye bir grup peyda olmasaydı bugün belki de hala bu tür müzik yapmaya cesaret edecek gruplar göremeyecektik. Öylesine bir sayfa açtı ki DsO Black Metal sayfasında hem Fransız ekolü Black Metal’in ne derece dehşetengiz olduğunu gösterdi hem de genel anlamda Black Metal sahnesine çok üst düzey grupların katılmasına ön ayak oldu. Martröð’ün müziğinin temel çekirdeğinde de DsO etkisini görmemek, duymamak büyük körlük ve sağırlıktır.
Bu yıl içinde dinlediğim en niş albümlerden biri oldu Draumsýnir Eldsins. Martröð’ün Black Metal sahnesinde yapacak daha çok işi var. Bu müziği ihtişamlı bir şekilde kulaklarımıza sunması bu grubun ne derece büyük oynadığını gösterir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 8/10


Yorumlar
Yorum Gönder