Albüm Kritik 25 (Motörhead / Aftershock)

Herkese selamlar! Bugün, uzun bir aradan sonra yine geriye dönüyorum. Geriye dönüyor ve eskiden berbat bir şekilde yazdığım albümleri yeniden yazıyorum. Bunu güya disiplinli bir şekilde yapacaktım fakat yine olmadı. Ben her ne kadar plan, program yapsam da hayatımın akışında bu planlar ve programlar sürekli aksıyor. Ben de artık bu tür yazı işleri için bir söz vermeme veya bir plan yapmama kararı aldım. Bugün, bir fırsat yaratmışken geriye dönmek istedim. 25 numaralı albüm kritik yazısı olan “Motörhead”in “Aftershock” albümünü yeniden yazıyorum. Açıkçası Motörhead albümü yazacağım için sevindim. Çünkü uzun zamandır bu güzide grubu dinlemiyordum. Uzun zamandır “Lemmy”nin sesini duymuyordum. Aftershock’u tekrar dinlemeye başladığımda Lemmy’nin sesini ne derece özlediğimi fark ettim. O da yetmezmiş gibi bir de duygusallığa kapıldım. Yakın zamanda hayatını kaybeden “Ozzy Ousborne” de aklıma geldi, Dio da aklıma geldi, Lemmy de aklıma geldi. Bu adamların artık yeryüzünde yürümüyor oluşu gerçekten inanılmaz geliyor bana. Sanki hep buralarda olacaklar gibi hissediyor insan. Lemmy’nin ölümünü öğrendiğimde gerçekte şok olmuştum ve iki bira içip, gözyaşları eşliğinde Lemmy’i dinledim. Bu zamana kadar beni en çok etkileyen sanatçı ölümü Lemmy oldu sanırım. Elbette Ozzy de büyük bir yıkım oldu. Fakat Lemmy’nin bendeki yeri çok başkaymış onu fark etmiş oldum. Sitede her ne kadar çok fazla Motörhead albümünün kritik yazısı olmasa da bunun sevgimle bir alakası olmadığını düşünüyorum. “Black Sabbath”ın bütün külliyatını buraya yazma kararı almıştım. Çoğu albümün yazdım. O görevi bitirdikten sonra Motörhead ve “King Diamond” için de aynısını yapacağım. Gariptir ki geçen ay canlı olarak izlediğim King Diamond konserinde de gözlerim doldu. Çünkü bu ilahi kudrete sahip adamı belki de bir daha hiç canlı izleme fırsatım olmayacaktı. O yüzden bu tür gruplara, adamlara verilmesi gereken değeri ve teşekkürü ben de siteye yazdığım yazılarla veriyorum. Bu kadar duygusal bir girişten sonra Aftershock’tan sizlere bahsedeyim şimdi. Duygusallığı bir kenarı bırakıyor ve objektif yorumlarımla geliyorum.

Motörhead albümlerini incelemek biraz çetrefilli bir şey benim için. Çünkü grubun ilk albümünden son albümüne kadar hep aynı formda şarkılar yazdı, albümler yaptı. Bu yüzden de albümleri kendi içinde değerlendirirken büyük zorluk çekiyorum. Bu durum devamlılığı ve Rock’N Roll’a olan bağlılığı gösterebilir. Fakat diğer taraftan da sürekli kendini tekrarlayan işlerin olduğunu da gösterebilir. Bunu başka bir grup yapsa muhtemelen adından hiç söz edilmiyor olurdu. Hatta bu kadar uzun süre Metal ve Rock camiasında da duramazdı. Fakat Lemmy ve Motörhead gerçeği öylesine büyük ki bu grubun verdiği, ürettiği her şey sorgusuz sualsiz kabul ediliyor ve bağırlara basılıyor. Motörhead’in kemik üçlüsünün enerjisi her daim kazanmıştır. Lemmy, Mikkey ve Phil’in bir araya gelip de bir albüm kaydettiği duyulduğunda meraklar zaten direk bu tarafa çevriliyordu. İngiliz Rock ekolünün en sert ve kallavi gruplarından birini yaratmak bu üç adamın büyük özverisi ile olmuştur. Aftershock’u dinlerken Motörhead’in aslından e kadar basit formülde şarkılar yazdığını bir kez daha anlamış oldum. Basit ama etkileyici işler yapmak hiç kolay değil. Motörhead bunu yıllarca yaptı. Her albümünün aynı zevki ve tadı verdiğini söyleyemem. Fakat her albümünde kafa sallatacak ve kendinizden geçirecek şarkılara imza atmıştır bu grup. Aftershock, bana kalırsa Motörhead’in en sıradan albümlerinden biri. Hatta bazı noktalarda sıkıcı bile diyebilirim. Fakat yine içinde barındırdığı birkaç şarkı ile sanki çok iyi bir albümmüş havasını veriyor. Gerçekten Motörhead albümlerinin büyük illüzyonu da bu olabilir. “End of Time, Going to Mexico, Crying Shame” gibi seksi şarkıların olduğu bir albüm elbette illüzyon etkisi verecektir. Bu albümde de yine Lemmy’nin Blues’a olan düşkünlüğünün yansımalarını görüyoruz. “Lost Woman Blues ve Dust and Glass” bu düşkünlüğün örnek şarkılarıdır. Dediğim gibi çok basit rifflerle yazılan şarkılarla bezeli bir albüm. Fakat dinlemesi zevkli bir albüm. Gitar sololarının bir hayli başarılı olduğunu söyleyebilirim. Diğer taraftan davulun da şarkıların enerjisini yükselttiği aşikâr. Lemmy’nin o gürültülü bas gitar sesi de kendisin her daim belli ediyor elbette. Dehşet bir distorsiyon ile kulaklarımızda çınlayan Lemmy’nin bas tonunu sevmeyen yoktur herhalde.


Son cümlelerime geldiğimde ise Aftershock, Motörhead’in diskografisinde ortalama bir sırada yer alıyor benim için. Verdiği zevk de ortalama bir zevk. 2013 yılında çıkan bu albüm aynı zamanda grubun son albümü olan “Bad Magic”ten bir önceki albümüdür. Bu yazı vesilesiyle bir kez daha Lemmy’i minnetle ve büyük sevgi ile hatırlıyor, anıyorum.

Albüm Puanı: 7/10



Yorumlar