Muhtemelen çağımızın en iyi Blackened Death Metal grubu “Hate”tir. Bunun üzerine geniş çaplı bir araştırma yapmadım. Zaten referans noktası neresi alınır böyle bir araştırmada onu da bilmiyorum. Fakat benim açımdan eğer bir grup hiçbir albümünde vasat bir iş ortaya koymadan, sürekli en iyisini yaratmayı başarıyorsa kendi icra ettiği türde rakipsizdir. Polonyalı “Hate”ten bu zamana kadar hiç kötü albüm gelmedi. Gerçekten hiç gelmedi. Her zaman efsanevi albüm yapmamış olabilir bu grup. Fakat her zaman iyinin üstünde albümler yapmayı başarmış. Bu yüzden de her yeni Hate albümünü dinlemeden önce kendimi çok keyifli hissediyorum. Çünkü biliyorum ki yine kulaklarım muazzam şeyler duyacak. Bu grubu 2017 yılında, Ankara’da askerlik yaparken keşfetmiştim. Askerliği asteğmen olarak yaptığım için de sosyalleşmeden ve müzik dinlemeden geri kalmıyordum neyse ki. 2017 yılında çıkan “Tremendum”u ilk dinlediğimde resmen şok olmuştum. Ekstrem metal türleri ile gittikçe içli dışlı olmaya başladığım bir dönemde karşıma bu grup ve Tremendum albümü çıkmıştı. Bu albüm ile Blackened Death Metal’i gerçek anlamda özümsemeye başlamıştım. 2014 yılında çıkan, “Behemoth”un “The Satanist” albümünden sonra beni kendine çeken bir başka Blackened Death Metal albümü olmuştu. Bu grubu keşfettiğim için öylesine mutluydum ki Tremendum’dan sonra çıkan her Hate albümünü sitede yazacağıma kendime söz vermiştim. Bu sözümü tuttuğumu için de gururluyum. 2019 yılında çıkan “Auric Gates of Veles”i de ve 2021 yılında çıkan “Rugia”yı da siteye yazdım. Bu iki albüm de yine mükemmelliğin ta kendisi olarak beni benden almıştı. Aktif bir şekilde Hate dinleyicisiyim. Bu yüzden de bu grubu ciddi anlamda içselleştirdim. Hate’in yeni albümü “Bellum Regiis” mayıs ayında çıktı. Çıkar çıkmaz da albüm kritik listeme aldım. Bu albümü dinlemek ve kritiğini yazmak için ise bir süre beklemem gerekti. Şimdi, bir kez daha kulaklarımda dehşeti ve süperliği çınlattığım bir Hate albümünden sizlere söz etmek için klavyenin başına oturdum.
Hate'in büyük hayranlarından biri olup çıktım. Bunu anlamak hiç de zor değil. Dediğim gibi bu grup bir başka manyaklığı temsil ediyor. Hiçbir şekilde kötü albüm yapmıyor ve hiçbir şekilde hayal kırıklığına uğratacak bir müzik sunmuyor. Durum böyle olunca da hayran kalmamak elde değil. Bir önceki albüm Rugia’yı dinlemeden önce şöyle şeyler düşünüyordum; bu sefer yapamadı Hate. Bu sefer ortalama bir şey yapmıştır. Bir grup sürekli süpersonik albüm yapamaz. Fakat günün sonunda Hate ağzıma bir yumruk vurdu ve Rugia da tıpkı önceki Hate albümleri gibi kaya gibi sağlam ve dehşetengizdi. Bu saçma beklentiye girmemin nedeni aslında böyle bir şey olmayacağını bildiğim halde sadece şaşırmak istememdi sanırım. Ne güzel ki yanılan ben oldum. Hate o sağlam duruşundan ve muazzam müzik icra etmesinden asla taviz vermemişti. Bellum Regiis’i dinlemeye başladığımda da daha ilk şarkıda “has.tir yine yapmış lan bu grup” dedim. Ya arkadaş bu nasıl olabiliyor bir türlü çözemiyorum. Böyle birkaç grup var işte. Hiç kötü albüm yapmayan ve her defasında da gönülleri fetheden. Hate de onlardan biri benim için. Bellum Regiis’deki şarkılara baktığımızda önceki albümlerle benzer yazım teknikleri olduğunu görüyoruz. Fakat öylesine iyi yazılan rifflerle bezeli ki şarkılar yani bu aynı matematik düzleminden çıkan şarkıların sadece teknik kısmı aynı olmuş oluyor. Müzikal çeşitlilik, kaos ve atmosfer her albümde kendi gücünü göstermeyi başarıyor. Bu albümde de yine Hate klasiği olarak gördüğümüz harikulade gitar tonları, harikulade davul çeşitlemeleri ve bütün bunları kusursuz bir şekilde bir araya getiren prodüksiyon var. Her şey çok iyi bir şekilde duyuluyor. Her enstrüman çok iyi bir kalitede kaydedilmiş. Hate, yıllardır bu prodüksiyon kalitesine ciddi anlamda önem veriyor. Bu önemi biz de kulaklarımızda adeta bir orgazm yaşayarak hissediyoruz. Hate’in en can alıcı noktalarından biri de hiç şüphesiz grubun hem beyni olan hem de sesi olan “Perun”un vokaldeki vahşiliğidir. Bu vahşiliği anlatmak pek kolay değil. Sözcükler her şeyi anlatmada yetersiz kalabiliyor. O yüzden de bu dehşet sesi dinleyip, sizlerin de hissetmeniz lazım.
Bir kez kez daha Hate’in acımasızlığını, mükemmeliyetçi karakterini ve Blackened Death Metal’de ne derece büyük bir grup olduğunu görüyoruz. Sadece Blackened Death Metal’de de değil aslında, Metal camiasında büyük bir saygıyı ve sevgiyi hak ediyor bu grup. Bu zamana kadar herhangi bir Hate albümü dinlemediyseniz bu kötülüğü daha fazla kendinize yapmayın. Bellum Regiis ile kulaklarınıza bir iyilik yapın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder