Herkese selamlar! Bugün de yönümüzü tekrar Polonya’ya çeviriyoruz. Death Metal ve Black Metal’i bir araya getiren ve oldukça da iddialı bir müzik ortaya çıkaran “Devilpriest”in bu yıl çıkardığı “Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood” albümünden sizlere söz edeceğim. Devilpriest’i de Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood albümü ile keşfettim. Şöyle bir bakıyorum da en çok grup keşfettiğim yıl bu yıl olabilir. Bunun için oturup sayıları analiz etmem lazım tabi ki. Fakat o kadar bol vaktim yok. Şunu biliyorum ama bu yıl gerçekten de albüm kritik yazma konusunda önceki yıla nazaran daha disiplinli bir yol izledim. Her ne kadar yaz aylarında biraz gevşemiş olsam da bunu sonbaharda telafi ediyorum. Devilpriest, 2015 yılından bu yana Metal camiasında yer alan bir grup. Dediğim gibi hem Death hem de Black Metal’i bir arada icra eden ve bu birleşimi de gerçekten iyi bir şekilde yapan bir grup. En azından Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood albümü özelinde bunu diyebilirim. Grubu yeni keşfettiğim için önceki albümlerini dinlemedim henüz. Fakat bu albümden genel olarak memnun kaldığım için önceki albümlere de bir ara kulak vereceğim. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan albümün detaylarına geçelim.
Devilpriest'in bu albümünü dinlerken Death Metal ve Black Metal’in ne derece büyük türler olduğunu bir kez daha anlamış oldum. Bu iki tür hem kendi alt türleri hem de safkan halleriyle zaten çok etkileyici değilmiş gibi bir de ikisini bir araya getirmek katmanlı bir ekstrem müzik zevki yaşatma amacı taşıyor. En azından ben böyle düşünüyorum. Elbette her defasında bu formülün bu derece etkileyici veya iyi bir seviyede işleyeceğini beklemiyorum. Kötü olanlarına da denk geldiğim için biliyorum. Fakat genelde bu iki şahane türün bir araya gelmesiyle daha da dehşet bir müzik elde ediliyor. Devilpriest’in müziği için aslında bir Blackened Death Metal yakıştırması yapmak hiç de yanlış olmaz. Sonuçta bu iki tür bir araya gelmiş ve ortaya çıkan da Blackened Death Metal olmuş. Özellikle bana eski “Behemoth”u hatırlatan bir tarafı oldu Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood albümünün. Bu yüzden de bu albümü benimsemem, içselleştirmem pek uzun sürmedi. Grubun hem haleflerinden etkilendiğini hem de kendi rotasını oluşturmaya çalıştığını fark ediyorum. Bunu sadece Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood albüm özelinde söylemek belki pek doğru olmayabilir ama gelinen nokta icabında da referansımız Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood olmalıdır. Albümdeki şarkılar çok başarılı riff yazımlarından, davul çeşitlemelerinden, bas gitarın gürültüsünden ve başarılı bir vokalden oluşuyor. Hiçbir şekilde şikâyet edeceğim bir şeye denk gelmedim. Oldukça keyifle dinlediğim bir albüm oldu. Bu keyfi veren bir diğer unsur ise bütün her şeyin kulaklarımda net bir şekilde yankılanmasını sağlayan kaliteli prodüksiyon kaydı oldu. Her şeyi ile gerçekten komple bir albüm olmuş Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood. İlk şarkıdan son şarkıya kadar hep keyifle dinledim. Baştan sona sadece 1 günde 3 kere dinledim bu albümü ve dinlemeye de devam edeceğim. Bu yıl içinde çıkan albümler arasında en beğendiğim albümler arasına da girmeyi başardı.
Polonyalı Devilpriest’i keşfettiğim için ve bu yıl çıkardığı Where I Am the Chalice, Be Thou the Blood adlı şahane albümünü dinlediğim için çok mutlu oldum. Sizler henüz dinlemediyseniz mutlaka dinleyin. Bir başka yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10


Yorumlar
Yorum Gönder