Herkese selamlar! Bugün sizlere bir Doom Metal albümünden bahsetmek için klavyenin başına oturdum. ABD’li Doom Metal grubu “Weeping Sores” Doom Metal’i biraz da Death Metal ile harmanlayarak bir müzik icra ediyor. Grubu, bu yıl çıkan “The Convalescence Agonies” albümü ile keşfettim. Birçok ekstrem türdeki albüm kritiğini yazdıktan sonra bir kez daha vites düşürmüş oldum bu albümle. 2016 yılından bu yana Metal camiasında yer alıyor Weeping Sores. Grubun diskografisine baktığımda da ilk EP’sini 2017 yayınlamış ve ilk LP’sini de 2019 yılında yayınlamış. Bugün sizlere bahsediyor olacağım The Convalescence Agonies ise grubun ikinci LP’si oluyor. Üretkenlik açısından pek de umut verici görünmüyor grup. Grup ise iki kişiden oluşuyor. Davulun başında “Stephen Schwegler” yer alırken, geri kalan gitar, vokal ve bas enstrümanlarını “Doug Moore” çalıyor. Grup hakkında yeteri kadar bilgi verdiğimi düşünüyorum. Şimdi gelelim The Convalescence Agonies albümünden söz etmeye.
Doom Metal'i dinlemeyi seven biriyim. Fakat çok fazla dinlediğim Doom Metal grubu da yok. Ben biraz daha eski grupları seviyorum. Hala benim için “Black Sabbath” ve “Candlemass” gibi tiranlar en çok dinlenilesi Doom Metal gruplarıdır. Günümüzde de iyi işler yapan Doom Metal grupları yok değil. Mesela “Starspawn of Cthulhu, Witchcraft ve Bloody Hammers” gibi grupları sizlere hemen sayabilirim. Fakat bu grupları dinlemek aklıma çok gelmiyor. Dediğim gibi Black Sabbath ve Candlemass o kadar baskınlar ki diğer grupları dinlemek için gerçekten denk gelmem gerekiyor. Bu saydığım gruplar Doom Metal’in gerçekten iyi örnekleridir. Weeping Sores’a baktığımda ise bu grupların arasına girmesi çok zor görünüyor şimdilik. İlk olarak The Convalescence Agonies albümünün prodüksiyon kalitesinden başlamak istiyorum. Eğer bir albüm kritik yazısında ilk söz ettiğim şey albümün prodüksiyon kalitesi ise o albüm benden zaten geçer not alamamış demektir. Anlamlandıramadığım bir şekilde kötü bir prodüksiyona sahip albüm. Yani bu albümü dinlemek için gerçekten şarkıların iyi bir ses alt yapısı ile kaydedilmiş olması gerekiyor. Çünkü şarkıları inanılmaz derecede sıkıcı ve bu albümü bu sıkıcı şarkılarla baştan sona dinlemek için tek kurtarıcı şeyin iyi bir prodüksiyon süreci olması gerekiyor. Eh, o da olmadığı için albümü dinlemekten gerçekten öyle bir sıkıldım ki bitmesi için saniyelere falan bakıyordum. Üstüne son şarkının yaklaşık 15 dakika olması bu azaplı yolun sonunu uçuruma çıkarmış oldu. Yazılan riffler çok düşük seviyedeler. Yani herhangi bir şarkının herhangi bir yerinden tutmaya kalksanız elinizde kalıyor. Etkileyici hiçbir şey yok. Canınızı sıkmak için bu albümü dinlemeniz yeterli. Kötü rifflerle dolu şarkıların sürekli bu kötü rifleri tekrar ettiği, bitmek bilmediği bir dehliz duyuyorsunuz ve siz de o dehlizde yaşıyorsunuz. Sert bir eleştiri gibi gelebilir ama gerçekten de bu yıl dinlediğim en kötü albümlerden biri de The Convalescence Agonies oldu. Önceki albüme ve EP’ye iyi puan vermiş bazıları. Belki onlar gerçekten de iyidir. Dinlemeden bir şey diyemem. Fakat The Convalescence Agonies büyük bir zaman kaybı.
Weeping Sores’u oldukça içler acısı bir albümle keşfettiğim için elbette keyfim kaçtı. Dönüp bir daha dinlemem imkânsız bu albümü. Fakat gelecekte yeni bir Weeping Sores albümüne bir şans daha vermeyi düşünüyorum. Belki de bir albümlük bir şeydir bu, bilemiyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5/10


Yorumlar
Yorum Gönder